Etiket arşivi: Semantik

Bilgi İşleme Kuramına Göre Öğrenme Süreci(Gagne – Miller)

İnsan zihninin çalışması bilgisayarın çalışmasına benzer.

Bilgi işlemleme yaklaşımı içindeki kuramcılar,

  • Öğrenme değil bellek üzerinde odaklanırlar.
  • Davranışçılıktan farklı olarak, “Bazı öğrenme süreçlerinin insana özgü olduğunu” savunmaktadırlar.
  • Temel savları bilgisayar ve insan zihninin paralel olduğu savıdır.
  • Unutmanın olmadığını ama geri getirme sorununun olduğunu savunurlar.
  • Unutmak yok, bilgiyi geri getirememek vardır.

Bilgi İşleme Kuramı

 

Duyusal Kayıt(Anlık Bellek)

Gelen herşeyin atandığı yerdir.

Duyular yoluyla gelen bilgilerin hepsinin saklandığı yerdir.Duyusal kayıtın kapasitesi sınırsızdır.Fakat, bilginin saklanma süresi sınırlıdır(0,5 – 4 saniye ömürlü sonsuz kapasite) “Dikkat”, “Algı” veya “Tanım” dan birisi bilgiyi alıp kısa süreli belleğe göndermediği sürece o bilgi kısa sürede unutulur.

Bilginin hiç bozulmadan orjinal haliyle saklandığı tek yer duyusal kayıttır.

Kısa Süreli Bellek(Çalışan Bellek)

“Dikkat”    ->
“Algı”        ->
“Tanıma” ->
Bu yukarıdakilerden birisi bilgiyi alıp buraya, yani kısa süreli belleğe getirir/gönderir.

İşleyen bellektir.Aktif bellektir.
Bilgiyi dış dünyaya gönderir.
Tepki üreticilere haber gönderir.
Bilgiyi işleyen uzun süreli belleğe gönderir.

Aktif bellektir.Duyusal kayıttan gelen bilgileri önceki bilgilerle ilişkilendirecek yeni bir öğrenme gerçekleştirir.Kapasitesi çok sınırlıdır.En fazla 7 +/- 2 birim ekleyebilir.Süresi 20 – 30 saniyedir.

Kısa süreli belleğin kapasitesini arttırma stratejisi gruplamadır.

Örneğin, bir telefon numarasını kısa süreli hafızaya alacaksak eğer teker teker numaralardan ezberlemek oldukça sıkıntılı olacaktır.Çünkü, “0123456” numarasını varsayarsak eğer “0”, “1”, “2”, “3”, “4”, “5”, “6” şeklinde ezberlemek kısa süreli belleğin kapasitesini dolduracaktır.Eee zaman artı eksi 7 kapasiteye sahipti.Bir numara için doldurduk tüm kapasiteyi….Pekkiii o halde ne yapmamız lazım?Tabi ki de gruplayacağız.

0123456

Gördüğünüz gibi telefon numarasını bu şekilde gruplandırınca kısa süreli belleğin kapasitesini zorlamamış oluyor ve 3 kapasiteyi kullanmış oluyoruz.

Bilginin saklanma sürecini arttırma stratejisi tekrardır.

Uzun Süreli Bellek

“Tekrar”             ->(Kısa süreli bellekteki bilgiyi uzun süreli belleğe atamaya yarar.)
“Kodlama”        ->(Kısa süreli bellekteki bilgiyi uzun süreli belleğe atamaya yarar.)
“Geri Getirme” <-(Bulduğu bilgiyi geri kısa süreli belleğe getirir.)

Kütüphanedir.

Pasif bellektir.Bilgiyi sadece saklar.Bilgiyi işlemez.Değiştirmez.Olduğu gibi saklar.

Amann Dikkat!!!
Bilginin hiç bozulmadan orjinal haliyle saklandığı tek yer duyusal kayıttı arkadaşlar…Burada 3 aşağı 5 yukarı bilgide bir değişme olmuştur.

Kapasitesi sınırsızdır.İnsan zihninin alamayacağı bilgi yoktur ve bilgiyi kaydettikten sonra organik bozukluk yoksa ölünceye kadar saklanır.

Uzun Süreli Bellek Çeşitleri

Bilgi uzun süreli belleğe geldiğinde 3 farklı biçimde saklanabiliyor.

  1. Anısal(Epizodik) Bellek – (Duyuşsal)
    Duygusal yaşantılarımızın, anılarımızın saklandığı bellektir.Bilgi video kaydı biçiminde saklanır.Film şeridi gibi hayatın gözün önünden geçmesi buna bir örnektir.

    • Olayların saklandığı bellektir.
    • Ne zaman sorusunun cevabıdır.
  2. Anlamsal(Semantik) Bellek – (Bilişsel)
    Akademik bilgilerin saklandığı bellektir.Tanımların paragrafların ilkelerin vs…

    • Dünyayla ilgili genel kültür bilgilerinin saklandığı yerdir.
    • Ne sorusunun cevabıdır.
  3. İşlemsel Bellek – (Psikomotor)
    Psikomotor becerilerin saklandığı bellektir.Yazı yazmak, otomobil kullanmak, örgü örnek vs…Psikomotor bellekteki bilgi çok kullanılır.Bu yüzden otomatik hale gelir ve alışkanlık oluşur.

    • Bir işin yapılması ile ilgili işlem basamaklarının bulunduğu yerdir.
    • Nasıl sorusunun cevabıdır.

Dil Gelişimi

Dil insanlar arası iletişimi sağlayan, duygu, düşünce ve niyetleri aktaran karmaşık sistemin adıdır.Dil yalnızca iletişim demek değildir.Eğer öyle olsaydı iletişim hayvanlarda da olduğundan insanın hayvandan bir farkı kalmazdı.İnsan dilinin hayvandan ayıran en önemli özelliği, duygu, düşünce ve niyetlerini aktarabilmesdir.

Dilin Öğeleri

Büyün dillerde morfem(hece) vardır.
Ses(Fonem)Ses birimidir.(d, g, q, s, b) gibi sesler her dilde farklıdır.Alfabedeki ses miktarı ile günlük kullanım miktarı aynı değildir.Türk alfabesinde 29 ses vardır ama günlük kullanımda farklı şivelere göre ses miktarı çok daha fazladır.Bütün dilerde fonem vardır.
Semantik(Anlam)Birleştirilen seslerin dış dünyada ya da o dili konuşanların zihnindeki karşılığıdır.Örneğin, su seslerinin ya da evlerden gelen seslerin dış dünyada ya’da zihinde bir karşılığı yani anlamı olması gerekir.
Ses – morfem – semantik insan ve memeli hayvanlarda ortaktır.
Sentaks(Söz Dizimi)Cümle kurma, insanı hayvandan ayıran en temel özelliklerden biridir.Yeryüzünde yanlız olarak bir tek insan yapabilir.Bu söz dizimi; duygu, düşünce, niyetleri ve kültürü, bilimi diğer insanlara aktarmayı sağlar.
Pragmatik(Dilin Kullanımı)Kelime yanındaki kelimeye, cümle yanındaki cümleye göre anlam değiştirir.İnsan dilini daha karmaşık hale getirir.
Alçak Adam
Alçak Duvar
Alça Gönüllülük
Aynı sözcüğün yanındaki sözcükler değişince üç farklı anlama geliyor.Chomsky buna “dil oyunları” diyor.Buna göre kelime ve cümlelerin yerini değiştirip sınırsız sayıda anlam üretmek mümkündür.

Dilin Nasıl Öğrenildiğine İlişkin Görüşler

Davranışçılık

Dilin uyaran – tepki ve pekiştireç bağı ile öğrenildiğini savunmaktadır.

Çocuk tesadüfen su sesi çıkarıyor.Anne çocuğa su veriyor.Su ile su sesi arasında bir bağlantı kuruluyor.

Sosyal Öğrenme

Hiç pekiçtireç almadığımız kelimeleri nasıl öğreniyoruz?” sorusuna sosyal öğrenmeyi cevap olarak verebiliriz.

Taklit ve model alma ile öğrenildiğini ama daha çok model alma ile öğrenildiğini savunur.Çocuk çevresinde konuşulan sözcük ve cümleleri model almaktadır.

Telafuz açıklar.Dil taklit olduğu için yöresel konuşmalar çıkıyor.

Chomsky ve Psikolenguistik Kuram

Chomsky!nin görüşü, “Dil, insan türü için doğuştandır.Dil insanlar için biyolojik alt yapı, doğuştan donanım, türsel hazır bulunuşluktur.” şeklindedir.

Chomsky’e göre tüm insanlar yeryüzüne Dil Edinme Mekanizmasıyla gelir.

Sesler, seslerden morfemler oluşturma, bunlardan anlam yani semantik oluşturma ve sentaks(söz dizimleri) yapıp farklı anlamlar türeterek kullanmak yani pragmatik tüm insanlarda doğuştan gelmektedir.

Ayrıca çevrede konuşulan dili alıp zihne yerleştirme alıcı dil ve daha sonra zihne yerleştirilen dili kullanma ifade edici dildir.Bu tüm insanlarda doğuştan gelmektedir.

Bütün bu özellikler doğuştan dil edinme mekanizmasının içinde gelmekte ama bunları hangi dil üzerinde yapacağımızı, hangi dili konuşacağımızı çevreden öğrenmekteyiz.

Bu kuramdan yola çıkarak aşağıdaki varsayımlarda bulunabiliriz.

  • Sağırlar dili neden mükemmel öğrenirler?Cevap olarak, mekanizma doğuştandır.
  • Niye bu kadar çok dil var?Cevap olarak, mekanizma doğuştandır.O yüzden insanların olduğu heryerde dil vardır.
  • Dilde nasıl bu kadar anlam zenginliği var?Cevap olarak, kelime ve cümlelerin yeri değiştirildiğinden dolayı.Pragmatik.

Chomsky’e göre A dili B dilinden üstün ya da şöyle böyle olması hikayedir.

Önemli olan pragmatik olmasıdır.

Psikolenguistikçilere Göre Dil Gelişimi Aşamaları

Bütün dünyadaki çocuklar bu aşamalardan geçip dil öğreniyor.Bundan dolayı kalıtımsaldır.

Evreler

AGULAMA(0 – 12 Ay)Ağlama(0 – 2 Ay)Çocuk ağlayarak dille ilgili organları kullanmayı, yani dudak, dil, damağını kullanmayı öğrenir.İlitişimde vardır.
Babıldama(2 – 6 Ay)Bu dönem tam olarak agulamaya karşılık gelir.Çocuk “aguuuu”, “abbabba”, “ecededee” şeklinde salak saçma sesler çıkarır.Bu evre doğuştan sağırlarda da vardır.Bu dil doğuştandır görüşüne en büyük kanıttır.Bu gün bizim çıkartamadığımız sesleri bebekler bu evrede çıkarırlar.

Hertürlü ses çıktığı için, dil gelişimi için evrenseldir.

Çağıldama/Heceleme(6 – 12 Ay)Dik yerelleşiyor.İçinde bulunduğun yerin sesleri kalıyor diğerleri gidiyor.Sağırlarda ses çıkarmayı bırakıyor.Önce birbirini takip eden sonra takip etmeyen heceleri söyler.”nana”, “anne”, “nene”
Tek Sözcük(12 – 18 Ay)

Otistik ve zihinsel engelliler için burası kritik dönemdir.

Semantiğin oluştuğu yerdir.

Bilinçli olarak çıkarır.

Çocuk top derken topa karşılık geldiğini bilerek top seslerini çıkarır.

Bir kelimeyle birden çok kastediliyorsa buna morgen deniyor.

Telegrafik Konuşma(18 – 24 Ay)İki, en fazla üç sözcükle konuşulur.Bağlaç ve ekler kullanılmaz.

Su ver.
Top at.
Ben gel.
Ali ben oyna.

gibi gibi saçmaaaa sapannnnnnnn konuşma tarzıdır.

İlk Gramer(24 – 60 Ay)Gramer kurallarına uygun konuşma başlar.

Chomsky ve Piaget’in Ekledikleri

Chomsky, alıcı dil ve ifade edici dili ekler.

Piaget’te eksik kurallaştırma ve aşırı kurallaştırmayı ekler.

Alıcı dil, 0 – 2 yaş aralığında muazzam işler.2. dil ana dil gibi öğrenilmez.Alıcı dil hala mevcut lakin o kadar değil.

Önce alıcı dil gelişir, daha sonra ifade edici dilde kullanılmaya başlar.

Eksik kurallaştırmada bir nesnenin bir tane adı vardır.Örneğin, “simitçi” kelimesinde ki “çi” ekini bir tek burada kullanıldığını sanar ve “tornacı” kelimesini bu şekilde değilde “torna abi” gibi seslendirir.Çünkü mevzuyu anlamamış.Eksik kurallaştırmış.

Aşırı kurallaştırmada çocuk bir gramer kuramını yerli yersiz kullanır.Örneğin, “simitçi”, “kalemci”, “polisci”, “sizler geldiler” vs. gibi.

Aşırı kurallaştırmada çocuk kelime üretir.”Yalandırdım”

Vurgu yapmak için bir kelimeyi iki kere kullanma aşırı kurallaştırmadır.

Anlatım bozukluklarının çoğu aşırı kurallaştırmadır.

Piaget’in büyük iddaası, “Dil ve Biliş paraleldir”.
Bilişsel gelişimi en iyi takip eden alan dil gelişimidir.
Önce düşünce gelişir, devresel tepki(agulama), önce nesne sürekliliği oluşur, sonra tek sözcüğe geçilir.Önce sembolleştirme sonra gramer oluşur.

Piaget ve Chomsky ortak noktası konuştuğunuz dilin önemi yoktur.

Yansıtıcı Dil Hipotezi

Dildeki tüm sesler doğadan çıkarılan seslerden türer.Yanlıştır.Eğer dildeki sesler doğadan çıkarılan seslerden türeseydi tüm  dillerdeki sesler aynı olurdu.Otistik ve PDR’cilerde aktif kullanır.

Otistiğin en büyük belirtisi dilde gecikmedir.Otistikler sematik ve sentaksta problem yaşar.

Asperger Sendromu, mecaz ve benzetme anlamaz.